Bizi takip edin!

KÜLTÜR SANAT

Bir zamanlar Beykoz vardı: Kelle İbrahim

”Benim anam, babam, çoluğum-çocuğum hep Beykoz’dur. İnşallah Beykoz’da ölürüm.”

Beykoz Haber / Kültür Sanat - 26.03.2019

1930’ların İstanbul’u. Futbolun sadece futbol olduğu, Beykoz’un da Türk futbolunun en mühim parçalarından olduğu yıllar. Beykoz’un en önemli simalarından; ”Benim anam, babam, çoluğum-çocuğum hep Beykoz’dur. İnşallah Beykoz’da ölürüm.” cümleleriyle hafızalara kazınan Kelle İbrahim’in türlü zorluklarla dolu hayat ve Beykozspor hikayesi. Beykoz’u ayakta tutma çabaları…

Beykoz için, kimin nerede ihtiyacı olursa orada.

1908 yılında  Ahmet Mithat Efendi’nin yalısında, arkadaşlarıyla yaptığı görüşmelerde ortaya çıkmıştır Beykoz Kulübü. Semtin gençlerine spor yapma imkânı verecek bir cemiyet kurma fikri ortaya atılmış ve ardından Beykoz İttihadı Teavün Cemiyeti Mümarasatı Bedeniyye Şubesi kurulmuştur. Yakın zamanda yine Beykoz’da Anadolu Derneği adı altında bir kulüp daha kurulmuş, bundan hemen sonra Şark Kulübü adı altında futbol oynayan gençler tarafından yeni bir oluşum meydana getirilmiştir. İşte bu kulübün oyuncularından olan İbrahim Kelle ve arkadaşları İdman Yurdu adını ekleyerek Şark İdman Yurdu adım almışlardır. Daha sonra bütün bunlar Zindeler Yurdu adı altında ve Şark İdman Yurdu renkleriyle (sarı-siyah) birleşerek Beykoz Kulübü’nü meydana getirmişlerdir. Kulübün kurucusu olmasa da, Kelle İbrahim’in Beykoz Kulübü’nün kurulmasında çok büyük payı vardır. Futbolu bırakması da hiç bir şeyi değiştirmemiş, yine varını yoğunu Beykoz için harcamıştır. Oyuncu bulmuş, çalıştırmış, yetiştirmiştir. Kulübün her şeyiyle ilgilenmiş, üye kaydından sporcu kayıtlarına, muhasebeden ihtiyaç listesine her şey ondan sorulmuştur. Sadece futbol değil bir çok başarılı sporcu barındıran Beykoz’da kürek, yüzme, atletizm, boks, güreş branşlarında nerede kimin ihtiyacı olursa Kelle İbrahim oradaymış.

İbrahim, ya da herkesin bildiği ismiyle “Kelle” İbrahim.

Hem Beykoz için, hem de Türk futbolu için çok farklı bir yeri olan Kelle İbrahim, 1897’de Beykoz’da doğmuştu. Babası Beykoz Kasrı’nın bahçıvanı olduğundan kasrın müştemilatındaki bahçıvan kulübesinde dünyaya gelmişti. Saray terbiyesiyle büyümüştü. O dönemde bambaşka bir güzellikteki Boğaz’ın en güzel köşelerinden birinde dünyaya gelmesi, belki de onun en büyük şansı oldu. Denizle ormanın birbirine karıştığı bu güzel Boğaz kasabası onun en büyük aşkı oldu ve üzerine kimseyi sevmedi. Beykoz onun ilk aşkıydı ve öyle de kaldı. Bilenler bilir, eski ve köklü İstanbul kulüplerinde semt ve kulüp, oyuncu ve halk ayrıştırılamazdı, hepsi iç içeydi. Biri diğerinden beslenirken, öbürü ondan destek alırdı. Kelle İbrahim de yeteneğini bu doğal antrenman sahasıyla besledi ve geliştirdi. Beykoz çayırı onun ilk meskeniydi, futbolla ilk orada tanıştı. 14 yaşındayken semtin takımına girmişti bile.

Birinci Dünya Savaşı sonrasında, Altınordu Kulübü çökme tehlikesiyle karşı karşıya kalınca kulübün yöneticileri Beykoz Kulübü’nden yardım ricasında bulunmuştu, Beykozlu yöneticiler de bu yardım isteğine kayıtsız kalmamışlar ve en yetenekli iki genç oyuncuları Kelle İbrahim ve Emin Beyi Altınordu’ya yollamışlardı. Kelle İbrahim o günlere ait hatıralarını yakınlarına şöyle anlatmıştı: “Rahmetli Emin ile sabah peynir ekmeğimizi alır, yola çıkardık. Beykoz’dan yürüye yürüye Kadıköy’e giderken yolda kumanyalarımızı yer, karnımızı doyurmaya çalışırdık. Sonra da sahaya çıkar, aslanlar gibi maçımızı oynardık.”

O dönemin zor koşulları göz önüne alındığında belli ki abartısız, mütevazı bir bakış açısı o günleri yaşayan çoğu insanın olduğu gibi Kelle İbrahim’in de kişiliğini belirlemişti. Destek amacıyla verildiği Altınordu’da yıldızı bir anda parlamış ve Milli Takım kadrosuna çağrılmıştı. Bununla beraber oynanan ilk milli maçta Altınordulu İbrahim olarak kadroda yer almıştı. Arkasından 1924 Paris Olimpiyatlarına katılan milli kadroya çağırıldı. Milli Takımın ilk yurtdışı deneyimi Olimpiyatlardaki Çekoslovakya maçıydı. O, 5-2 kaybedilen bu maçta yer almadı, fakat Olimpiyatlara bambaşka bir anlamda damgasını vuracaktı.

Federasyon o dönemde Olimpiyatlarda hazırlaması için Milli Takım’ın başına İskoç Billy Hunter’ı getirmişti. Paris’e varıldığında kafile Olimpiyat köyüne yerleşmişti. Olimpiyat köyünde yapılan çalışmalarda turnuvaya katılan dünya futbolcuları arasında düzenlenen bir yarışmaya Kelle İbrahim de katılmıştı. İlk önce antrenörü Billy Hunter la karşılıklı olarak topu yere düşürmeden 250 kafa pası yapmış, bireysel yarışmada ise tek başına topu düşürmeden 163 kez kafasında sektirerek rekor kırmıştı. Olayın esas ilginç yanı ise bu yarışmaları seyreden Uruguaylı yöneticilerin Kelle İbrahim’den ricası olur. Teknik olarak üst düzeyde olan Uruguaylı futbolcular ayaklarına ne kadar hâkimseler, hava toplarına o derecede uzaklardır. Yöneticileri Kelle İbrahim’den, oyuncularına kafa vuruşu antrenmanı yaptırmasını istemişlerdir! Böylece İbrahim (hem de futbolcu olarak katıldığı bir turnuvada) Uruguay Takımı’nı çalıştırmaya başlamış; ama daha ilk antrenmanda oyuncuların ağzı bir karış açık kalmış, çünkü kafası üzerinde topu düşürmeden bir kaleden öbürüne götürmüş ve “şimdi sıra sizde,” demiş. Sonuçta dersini iyi çalışan Uruguay Takımı ayakları kadar olmasa da kafalarını da çalıştırıp Andrade, Arispe, Casella, Cea, Chiappara, Etchegoyen, Ghierra, Petrone, Scarone, Urdinaran ve Zingone’li kadrosuyla Olimpiyat şampiyonu olunca, Uruguaylı yöneticiler Kelle İbrahim’e bir teşekkür belgesi vermişlerdir. Bu başarısının ardından 1934’te Soyadı Kanunu çıktığında, başka isim aramasına gerek kalmadan soyadına kavuşmuştur: “Kelle”

”Beni tavuklar tanır, kuşlar tanır.”

Özellikle, Kelle İbrahim Arena isminin her nedense muhafaza edilmeyip yeni stada Beykoz Stadyumu isimi verildiği bu dönemde iyice anlam kazanan bir hatırayla sonlandıralım…

Sene altmışların ortası, Beykoz çayırının bir köşesinde üç-dört arkadaş oturmuş laflıyorlar. Yanlarına şişman, kel kafalı, topallayan, dev gibi cüsseli, fakat devamlı gülümseyen bir adam yaklaşıyor. Adam yanlarına yaklaşıyor ve gülümseyerek eksik harflerle çocuklara soruyor: “Beni tanıdınız mı?” Çocuklar hep bir ağızdan cevap veriyorlar: “Yok, tanımadık,” Yaşlı adam gülümsüyor ve şöyle diyor “Tanımadınız mı? Beni tavuklar tanııırrrr, kuşlar tanııırrr, ben kafamda iki yüz kere top sektirdiiimmmm…”

Gülümseyerek yoluna devam ediyor. Çocuklar arkasından bakakalıyor bu devin. Şaka mı, gerçek mi olduğundan bihaber. Oysa arkalarından bakakaldıkları, belki de bir sene sonra oynamak için can atacakları Beykoz Kulübü’nü Beykoz yapan adam. Bir canlı tarih, o Kelle İbrahim…

Ona tavuklar tanıyor, kuşlar tanıyor lakin bir biz tanımıyoruz galiba…

Kaynaklar:

Dinyakos, Türkiye Spor Tarihi

Cem Zamur, Onun Gibisi Gelmedi

Spor Postası, 1934

Yorumlar

Yorum Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

 

 

[vivafbcomment]

GENEL

Necip Fazıl Beykoz’da anılacak

Beykoz Belediyesi’nin 7/24 yaşayan bir ilçe için hizmete açtığı sahil etkinlik alanı sevilen sanatçıların konserleri, sergiler, anma programları ve çocuk şenlikleriyle bu sezon da hareketli bir yazı müjdeliyor.

Türk Şiiri’nde unutulmaz mısraların sahibi, fikir ve aksiyon insanı Necip Fazıl Kısakürek, ilçe sahilinde Müzisyen Yücel Arzen tarafından verilecek “Kalır Dudaklarda Şarkımız Bizim” konseriyle anılacak.

Üstad Necip Fazıl Kısakürek Beykoz'da anılacak

Sanatçı Yücel Arzen konserinde, şairin “Canım İstanbul”, “Kaldırımlar”, “Şarkımız Bizim”, “Mansur”, “Utansın” ve “Sakarya Türküsü” gibi şairin akıl ve gönüllerde yer bulan şiirlerine yaptığı besteleri söyleyecek.

Üstat Necip Fazıl Kısakürek, Boğaz manzarasında yankılanacak şiirleriyle bir kez daha saygı ve minnetle anılırken, ilçe sakinleri şiir ve müzik dolu güzel bir akşam geçirecek.

PROGRAM:

Tarih: 25 Mayıs 2023 Perşembe

Yer: Beykoz Sahili Etkinlik Alanı

Saat: 21:00

Okumaya Devam Edin

KÜLTÜR SANAT

Chubbuck Metot ile Beykoz Kundura’da tanışın

Charlize Theron, Brad Pitt, Halle Berry, Sylvester Stallone gibi dünyaca ünlü yıldızların kullandığı Chubbuck Metot’a, Beykoz Kundura Film Platoları’nda yer alan sanat ve oyunculuk akademisi Famelog Academy’de adım atın!

Beykoz Haber / Kültür Sanat - 02.04.2019

Türkiye’de bu tekniği öğretmeye yetkili tek isim olan Harika Uygur’un mentörlük ettiği Chubbuck Metot’a Giriş eğitiminin hafta sonu sınıfı için kayıtlar başladı. Öğrencilerin ön görüşme ile alınacağı ve en fazla 10 öğrencinin kabul edileceği sınıfa kaydolmak için geç kalmayın!

Türkiye’nin en önemli, tarihi ve artistik platosu olan Beykoz Kundura’da yer alan Famelog Academy, öğrencilere sektörün kalbinde, platonun ilham veren ortamında eğitim alma fırsatı sunuyor. Pek çok dizi ve filmin set ortamına da tanıklık edebilen öğrenciler, her biri alanında uzman ve öncü isimler tarafından edindikleri teorik bilgileri pratiğe dökme şansı elde ederken profesyonel hayata da hazırlanıyor.

Türkiye’de sadece Famelog Academy’de verilen Chubbuck Metot eğitimlerinin mentörlüğünü, ülkemizde bu tekniğin eğitimini vermeye yetkili tek isim olan, ödüllü cast direktörü Harika Uygur yürütüyor. Pek çok Hollywood oyuncusunun koçluğunu üstlenen Ivana Chubbuck’ın geliştirdiği Chubbuck Metot, insan davranışlarının kaynağına inerek gerçekçi ve kesin doğruluğu olan sonuçlar ortaya çıkarmayı hedefliyor. Bir matematik sistemi üzerine kurulmuş olan Chubbuck Metot, oyuncuyu derinlerde kendisiyle yüzleştiriyor ve oyuncuya sürekli kendisini geliştirebileceği bir alan sağlıyor. Stanislavski, Meisner, Adler, Hagen gibi birçok metodun geliştirilmiş ve oyuncuyu bütünüyle tamamlayacak şekle getirilmiş hali olan bu tekniği; Charlize Theron, Brad Pitt, Elisabeth Shue, Halle Berry, Sylvester Stallone gibi dünyaca ünlü yıldızlar kullanıyor.

Daha önce oyunculuk eğitimi almış ya da oyunculuk tecrübesi olan öğrencilerin Chubbuck Metot ile ilk kez tanıştığı Chubbuck Metot’a Giriş eğitimi, katılımcıların tekniğin ana normlarını ve kurallarını öğrenerek yeteneklerini bu doğrultuda geliştirebilecekleri şekilde tasarlandı. Hafta sonu sınıfı için kayıtları başlayan Chubbuck Metot’a Giriş dersleri; Harika Uygur’dan birebir eğitim alan Esra Deva Ergün tarafından verilecek ve toplam 12 hafta boyunca cumartesi günleri 11.00-14.00 saatleri arasında gerçekleşecek. Öğrencilerin ön görüşme ile kabul edildiği eğitimler, 17 yaş ve üstü katılımcılara açık.

Chubbuck Metot’a Giriş eğitimini başarıyla tamamlayan ve ilgili hocalar tarafından uygun görülen öğrencilerin, yine Famelog Academy’de düzenlenen ve Harika Uygur tarafından verilen İleri Seviye Chubbuck Metot Eğitimi’ne devam etme imkânı da bulunuyor.

Okumaya Devam Edin

KÜLTÜR SANAT

Beykoz’da bir dizinin daha çekimleri başladı

Atv’nin yeni dizisi Canevim’in çekimlerine Beykoz’da başlandı.

Beykoz Haber / Kültür Sanat

Atv’nin yeni dizisi Canevim’in çekimleri başladı. Yapımcılığını Koliba Film Ata Türkoğlu, yönetmenliğini Adnan Güler’in üstlendiği Canevim de bir çok dizi gibi Beykoz’da çekiliyor. Biran Damla Yılmaz, Aras Aydın ve Özgür Çevik’in başrollerini paylaştığı Canevim’de Simge Selçuk, Nihan Büyükağaç, Zuhal Gencer Erkaya, Rıza Akın, Burcu Tuna, Ezgi Şenler, Bedia Ener, Münire Apaydın ve Ömrüm Nur Çamçakallı rol alıyor. Senaryosunu Filiz Alpgezmen, Eylem Akın ve Murat Can Tura’nın kaleme aldığı Canevim, yediden yetmişe herkesi içine alacak güçlü senaryosu ve usta oyuncu kadrosuyla yakında atv ekranlarında olacak.

Okumaya Devam Edin

Öne Çıkanlar